Friday, August 25, 2006


Hyekeltraş Ruhi Tuna tarefinden yapilan



Pir Sultan Abdal'in heykeli "Haci-Bektaş"a dikildi!



Uluslararası "Hacı Bektaş Veli" şenlikleri (16-20.08.2006) büyük bir çoşku ve ilgi ile sona erdi. Birnci günün sabahından itibaren, açılış törenlerinin ardından, konfranslar, paneller ve konserler sunuma başladı. ikinci günü(17.08.2006) saat 10:00 heykeltraş Ruhi Tuna tarefinden yapılan "Pir Sultan Abdalın" heykelinin açılışı gerçekleştirildi.

Açılış töreninde Ruhi Tuna, Güney Azerbaycan problemlerini ele alarak, Güney Azerbaycan konusunda Türkiye yetkililerini duyarlı olmağa davet etti:

- Sevgili canlar! Ben heykeltraş Ruhi Tuna olarak karşınıza çıkmak istemiyorum, ben hakkı ezilen, kimliğinden mahrum olan 32 miliyon İran Türkleri temsil ederek karşınızdayam...

- Ekimi 2004 tarihinde İranin ordusu Koşaçay'da bulunan bir çok Türk-Kızılbaş köylerimize saldırdılar, Biz Kızılbaş deriz, siz ise Alevi! ben Kızılbaş sözcüyünü kullanmak istiyorum! İran Faşistleri köylerimze top, roket atar ve ağır silahlar ile saldırarak, yüzlerce canımızı yaralıyarak bir çok insanımızı şehit etti. Türkiyeyin sesi bile çıkmadı! Ardından22 Mayıs 2006, yani bu yıl, kendi kimliğini arayan yüzbinlerce İran Türküne vahşicesine saldırılarda bulundu, gine yüzlerce gencimiz yaralandı, onlarca insan şehit oldu!

- İran Faşıstleri olayların ardından, Miana şehirinde şehitleri yedisini hatırlama amacıyla Cem evine toplanan halka saldırarak, Cem evini yaktılar. Yıllardır yarı açık olan Cem evlerimizi kapatıyorlar!!!

- 2006'da yanı bir kaç ay önce Koşaçay olaylarının ardında 5 kişiyi beş yıl hapise ve ardındanda idama mahkum ettiler, 22 mayıtan bugünedek 11.000'den fazla insanımız tutuklandı, onlarca aydın, yazar, muzisiyenlerimiz ölüm orucundadırlar.

- Ben Hacı-Bektaş Belediye Başkanı sayın Alirza Selmanpakoğlu bey'den rica ediyorum, yetkilerini kullanarak, Türkiye yetkililerine baskı yaparak, onları İran Türkleri konusunda mudahileye davet etsinler! ta firsat varken insanlarımız ölümden kurtaralım!

- Ben sayın Belediye Başkanımızdan istiyorum, bundan sonra Hacı-Bektaş şenliklerinde nasılki Türkiye Alevilerinin sorunlarını açılış konuşmalarında dile getiyorsa, İran Türklerinin sorunlarını dile getirsin!

- Bizim halkımız ne istiyor? kendi dilini, kendi kimliğini istiyor. Koşaçay'da idama mahkum olanlar Türk dilinde eğitim ve özgürce cem evlerinde kendi ibadetlarini yapmak istedikleri için ölüme mahkum oldular! 22 mayıs ayaklanmasında da gine halk kendi kimliğini istediği için saldırıya üğradı, işte budur şariatin gerçek yüzü!

- Sevgili canlar! taa fırsatımız varken idama mahkum olanları kurtaralım!!

Ruhi Konuşmalarını son bölümünü 2 temmuz 1993 tarihinde "Sivas" şeherinde faşist islamcılar tarefinden yakılan 35 insanı anarak, gelecek yıllarda bu şehitlerin büyük anıtlarını yapacağını vurğuladı!

Konuşmaların ardından Hacı-Bektaş Belediye Başkanı "Ruhi Tuna"ya ödül vererek, heykelin açılış yapıldı. Açılış sonrası İran Türkleri hakkında bildirler dağıtılarak, İran Türkleri'ne destek imzaları toplandı!

(imza kampanyası 15.08.2006'da Hacı-Bektaş'tan başlıyarak, şuan İstanbul'da devam etmektedir)

1 Comments:

Blogger Alperen Myung said...

Ruhi'nin konuşmalarını büyük üzüntüyle okudum. İki yılda yazılı-görsel basında bu konuyla ilgili tek bir satır habere rastlamamanın üğzüntüsü içerisindeyim. Beni Radikal'de okuyanlar bana aydın sorumluluğu verdi. Ben bu olayları ilk kez buradan duydum.

Ruhi'nin içli konuşmalarında o meydanda kürsüye daha çıkarken bildiği ama kendine sakladığı şeyi burada açıklamalıyım:

Aleviler, her ne kadar Şii kültürüne yakın bir yerde görülselerde çoğunluğu şii olan bir ülkede bile zulme uğramaktadırlar. Humeyni İran'ı kurduğunda Türkiye Alevilerinin sol ile ilişkilerine işaret edip bir resmi görüşmesinde "ya alevileri bize bırakın şiileştirelim, yada nasıl biliyorsanız öyle yapın" dediği rivayet edilir. Tesadüf nasıl olmuşsa arkasından ülkede köy kundaklamaları, şehir savaşları bugün gayet bilinen güçlerce-arkasında soğuk savaş yıllarında komünizme karşı mücadele komando kampları vardır. bu güç nato gladyosundan para almış ve Nikaragua'da Cıa'in kurdurduğu Contra hareketini model alarak kurulmuştur. Nevşehir olaylarında Çatlı ismi geçmekte bu "komünizmle mücadele" adı altında Humeyni de memnun edilmiştir. 80'e giden süreçte yangın anında ilk ateşe atılacak kesim aleviler olmuştur.

Türkiye tarihinde Aleviler sola ve tek parti döneminde CHP'ye güvenerek hayatlarının ihanetine uğramışlardır. Tüm köy katliamları (ve hatta Madımak Oteli Yangını)sol iktidarlar döneminde olmuş CHP köy enstitüleri projesiyle Alevi köylerini cem evlerinden arındırıp, alevi dedelerinin cemaatle bağını koparmıştır- öyle ki köy enstitüleri fikrinin gizli amacının bu sunnileştirme olduğu da söylenir.

Alevilere karşı en vurdumduymaz aymaz cahil iktidar adamı ise annesi de bir kürt-alevisi olan Turgut Özal'dır. Azerbaycan'ın Ermenistanca işgalinde "onlar İran'a daha yakın" diyerek o yılların katliamını görmezden gelmiş, sadece isimleri değiştiriliyor diye Bulgaristan Türkleri için diplomatik kampanyalar başlatmıştır... Bu çelişkiyi belleğinin bir tarafında tutan herkes, vatandaş olsun olmasın Türk resmi ideolojisinin gözünde Türk olsun olmasın Sunni-Müslüman'ların öz-kardeş, Türk-Alevilerin bir menfaat vermedikçe üvey kardeş olduğunu anlayacaktır.

1) İran'da olanlara ses çıkarmasını beklediğimiz Türkiye'nin de geçmişinde alevilere karşı paramiliter güçlerin köy kundaklamaları vardır. Ve failler "Türkiye sizinle gurur duyuyor" "Devlet için kurşun atan da..." türü şeylerle kutsanıyor. Madımak kundaklaması failleri için Topluma kazandırma yasası uygulanıyor ve ey Güney İran Alevileri iyi dinleyin...
Türkiye'de devlet 35 alevi aydınının pırıl pırıl kalemin katillerini, Madımak katillerini yeniden kazanmak istiyor. Bu iktidar alevileri kazanmayı zaten gözden çıkarmış demektir.

2) Türkiye'de en büyük çatışma Türk-Kürt çatışması olarak gösterilir. Ama bilin ki bu da yalandır. Bir Türk bir Kürt ile aynı tekkede zikir çekerken, aynı camide namaza dururken bir çatışma olması mümkün değildir. Öyle ki Türkiye tarihinin 7 cumhurbaşkanının kürt kökenli doğu kökenli olduğu söylenir. Tek kökeninde alevilik olan cumhurbaşkanı Özal da bu alevi sorununa sırt çevirmişti. Türk düşünce tarihinde Türkçülüğün babası Ziya Gökalp Diyarbakırlı bir kürt, İslamcılıkta Bedüizzaman Saidi Nursi de bir Kürt. Asıl ayrım alevilere karşıdır. Türkiye'de Alewiler çareyi kendi kimliklerini ve kültürlerini gizleyerek bulmamışlar mıdır?

sonuçta ne bu olaya tek satır yeri çok gören Türk medya tekelinden ne de geçmişi kirli Türkiye Alevi politikalarından hayır beklemeyin. Türk Alevi Örgütlerine ve yurtdışındaki konfederasyonlara yapışmak Aleviler için en iyi çözüm olacaktır.

12:50 AM  

Post a Comment

<< Home